Kelimenin tek anlamıyla yazık oldu. Hiç beklenmedik adamlar, tecrübe ile yüklü adamlar, kalite adamlar öyle penaltılar kaçırdı ki olacak iş değil. Ve Fenerbahçe kendi eliyle, ayağıyla yarı finale yükselemedi.
Oysa her şey harika başlamıştı. İlk yarı Fenerbahçe bir Avrupa maçında nasıl oynanması gerekiyorsa öyle oynadı.Sakin, soğukkanlı, kontrollü, dikkatli.
Hiç acele etmedi.
İleride bastı, rakibine oyun kurma fırsatı vermedi. Kaleciyi sürekli uzun top oynamaya mecbur etti. Ve tabii ki bu topların hepsini Fenerbahçe defansı aldı.
Orta alanda Szymanski, İsmail ile Fred yakın temaslı oynadı. Özellikle İsmail çok etkili oldu. Fenerbahçe çok top kaptı. Ancak Fred bir türlü istediği şekilde top kullanamadı. İleriye taşıyamadı. Zaman zaman da aksadı. Ancak bu eksikliğini tecrübesi ile kapadı.
Tabii ki yine ilk yarının yıldızı İrfan Can Kahveci oldu. Muhteşem bir gol attı. Bir şutunu da kaleci son anda önledi.
Fenerbahçe’nin bu yarıda en önemli artısı rakibine kontratak fırsatı hiç vermemesiydi. Dikkatli Becao ve Djiku’nun yanı sıra takım savunması en üst düzeydeydi. Topu kaptıran mutlaka geri koştu.Maçın ikinci yarısı ise korkunç bir mücadele içinde geçti.
İki takım da yenilecek bir golün felaketle sonuçlanacağının farkındaydı.
Yunanlılar o kadar kapandı ki 18 üstünde Fenerbahçe’ye nefes alacak yer bırakmadı. İlk yarıda olduğu gibi Fred ikinci yarıda da gününde değildi. Bu nedenle Fenerbahçe’nin hücum gücü tamamen Tadiç’in ayağına baktı.
Bu yarıda konuk takım çok net bir pozisyon yakaladı. Ancak Livakoviç bu pozisyonu kurtardı. Olympiakos’un 90 dakika boyunca tek pozisyonu buydu.
Uzatmalarda ise iki takım idare etmeye çalıştı. Ama Fenerbahçe’de ne kadar kötü olursa olsun Fred ile İrfan’ın çıkması top kontrolünde sıkıntı yarattı. Özellikle ilk uzatmada Yunan takımı daha etkiliydi. Ancak Fenerbahçe bu dakikalarda iyi savunma yaptı. Ve sonuç maç penaltılara gitti.
Penaltılarda ise Livakoviç elinden geleni yaptı. Ama Tadiç, Cengiz ve Bonucci gibi isimler penaltıları kaçırınca kaçınılmaz son geldi.