Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM’de “TÜRKPA Üyesi Ülkeler Arasında Savunma ve Güvenlik Mimarisi” başlığıyla düzenlenen TÜRKPA Milli Savunma Komisyonu Başkanları 1’inci Toplantısı’nda konuştu.
Batı dünyasının parlamenter diplomasiyi baskı oluşturmada, pozisyon ilerletmede çok yoğun bir şekilde kullandığını anlatan Fidan, Türk dünyasının da son yıllarda TÜRKPA altında çeşitli konularda hem birbirleriyle paylaşım yaparak hem de zemin kazanarak ilerlemesinin stratejik önem taşıdığını vurguladı. Fidan, milli savunma alanının ekosistem oluşturulması gereken bir alan olduğunu söyledi.
Bakan Fidan, TÜRKPA 13. Genel Kurulu’nun 5-6 Haziran’da Bakü’de gerçekleştirileceğini belirterek, dünyanın artan çatışmalar ve istikrarsızlıklarla karşı karşıya kaldığı ve küresel rekabetin hızlandığı dönemde TÜRKPA, Milli Savunma Komisyonu Başkanlarının bugün bir araya gelmesinin ayrı bir anlama sahip olduğunu kaydetti.
Fidan, Türk dünyasının her alanda olduğu gibi savunma ve güvenlik alanlarında da daha fazla işbirliği ve bütünleşme içinde olmasının zaruri olduğunu aktardı.
Gazze’de kadın ve çocuk olmak üzere on binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan vahşetin sürdürülebilir ve kalıcı biçimde durdurulabilmesi için iki devletli çözümün hayata geçmesinin gerektiğini aktaran Fidan, şunları kaydetti:
Fidan, Türkiye’nin Gazze konusunda ilk günden itibaren ilkeli bir duruş ve aktif bir politika sergilediğini söyledi.
Gazze’ye ulaştırılan uluslararası yardımların yaklaşık 3’te 1’ini Türkiye’nin sağladığını hatırlatan Fidan, Türkiye’nin ayrıca yardım sağlayan ülkelerin de başında geldiğini aktardı. Fidan, şöyle devam etti:
“Malumunuz, Avrupa’nın ortasında 21’inci yüzyılda, son 2 yılda 500 bin kişinin hayatını kaybettiğine, bir ülkenin alt yapısı ve üst yapısının tamamıyla yok olduğuna, konvansiyonel bir savaşın devam ettiğine şahit olmaktayız” diyen Fidan, böyle bir manzaranın Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında da görüldüğünü söyledi.
Azerbaycan’ın, 30 yıldır süregelen Karabağ işgaline son vererek Güney Kafkasya’da kalıcı barışın önünü açmasından büyük memnuniyet duyduklarını kaydeden Fidan, Ermenistan’ın işgali altında bulunan 4 köyün Azerbaycan’a iade edilmesi ve Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ın 11 Mayıs’ta Kazakistan’ın Almatı şehrinde gerçekleştirdikleri görüşmelerin olumlu gelişmeler olduğunu bildirdi.
Fidan, Türkiye’nin bu süreçlerde Azerbaycan’a tam desteğini sürdürdüğünün altını çizerek, “Azerbaycan ve Ermenistan arasında nihai barış anlaşmasının imzalanması halinde bunun yalnızca iki ülkeye değil, tüm bölgeye olumlu yansımaları olacaktır” ifadesini kullandı.
Türkiye’den Orta Asya’ya kadar bölgedeki tüm ülkelerin refahına katkı sunacak adımların atılmasını, bölgenin refah ve istikrar koridoruna dönüşmesini arzuladıklarını bildiren Fidan, ekonomi, ticaret ve finans sektörlerinin, askeri güç gibi yüksek politika alanlarından biri haline geldiğini kaydetti.
Fidan, küresel ölçekte yeni ticaret yolları arayışlarının hız kazandığını anlatarak, “Jeopolitik ve jeoekonomik iç içe geçmiştir. Bu ortamda Türk devletleri, bağlantısallık, ticaret, enerji güvenliği gibi kritik alanlarda büyük işbirliği potansiyeli taşımaktadır” dedi.
Türk Devletleri Teşkilatının (TDT) bölgede istikrar ve büyüme konusunda üstlenebileceği role dikkati çeken Fidan, ulaştırma ile altyapı projelerine ve çeşitli alanlardaki yatırımlara önemli mali destek kaynağı sağlayacak olan Türk Yatırım Fonu’nun kurulmasını “bütünleşmenin ekonomik boyutunda atılmış çok önemli bir adım” olarak nitelendirdi.
Fidan, “Bağlantısallığın önemli bir boyutunu oluşturan ulaştırma ağlarını geliştirme hedefimiz doğrultusunda, ulaşım ve ticarette işbirliğimizi güçlendirerek 170 milyonu aşkın bir nüfusu bünyesinde barındıran birliğimizin lojistik boyutunu da inşa etmeyi arzuluyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Bakan Fidan, Hazar Geçişli Orta Koridor’un hayata geçirilmesinin yalnızca tedarik zincirinin güvenliğine değil, aynı zamanda Avrupa’dan Çin’e kadar geniş bir alanda refah ve istikrarın sağlamlaştırılmasına katkı sağlayacağını vurguladı.
Savunma sanayi alanında işbirliğinin geliştirilmesi ve Türk devletleri arasında savunma sanayi ekosisteminin oluşturulmasının gerekliliğine işaret eden Fidan, “Bunu sürdürülebilir kılmak için tedarik, eğitim, bakım, yan ürünler gibi konularda gereken adımları süratle atmalıyız. Türkiye, savunma sanayi alanında işbirliği konusunda kardeş Türk devletlerine her türlü desteği sağlamaya her zaman hazır olmuştur.” dedi.
Bakan Fidan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC), Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olduğunun altını çizerek, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, anayasal adıyla gözlemci üye olarak, 2022’de Türk Devletleri Teşkilatına, 2023’te ise TÜRKPA’ya katılımı aile meclisimizi, Türk dünyasında olması gerektiği gibi kapsamaya bir adım daha yaklaştırdı” diye konuştu.
KKTC’nin ileriki dönemde TDT etkinliklerine katılımının ve uygun şekilde temsilinin önem arz ettiğini dile getiren Fidan, Türk bütünleşmesini desteklemekten memnuniyet duyduklarını kaydetti.
Fidan, Dışişleri Bakanı olarak göreve geldiğinde dış politikada 4 temel stratejik hedef belirlediğini anımsatarak, “Bunlar, bölgemizde barış ve güvenliği tesis etmek; dış ilişkilerimizi yapısal zemine oturtmak; refah ortamını geliştirmek ve küresel hedeflerimize ilerlemek” dedi.
Türk devletleri ile ilişkilerin ve Türk dünyasının bütünleşmesinin daha ileri aşamalara taşınmasının öneminin altını çizen Fidan, “Bu doğrultuda geçtiğimiz ay yapılan değişiklikle, Dışişleri Bakanlığımız bünyesinde Orta Asya ve Türk Devletleri Teşkilatı Genel Müdürlüğünü kurduk. Bu düzenleme, Türk dünyasının bütünleşmesine daha yoğun katkıda bulunma hedefimizin ve dış politika vizyonumuzda Türk dünyasına atfettiğimiz önceliğin somut göstergesidir” ifadelerini kullandı.
Fidan, beraberliğin güçlenmesinin Türk dünyasını küresel düzende baş aktörlerden biri haline getireceğini dile getirerek, bunun “Balkanlar’dan Çin’e uzanan geniş coğrafyada barış, refah ve güvenlik koruması sağlayacağını” söyledi.