Hababam sınıfı kuşağı yeni şiddet dalgasına karşı savunmasız

Feramuz ERDİN

İstanbul’daki bir özel okulda, okuldan atılan 17 yaşındaki öğrencisi Y.K. tarafından silahlı saldırı sonucu öldürülen 74 yaşındaki okul müdürü İbrahim Oktugan cinayeti karşı karşıya olduğumuz şiddet dalgası tehlikesi karşısındaki çaresizliği gözler önüne serdi.

“MAHMUT HOCA” PSİKOLOJİSİ İBRAHİM HOCA’NIN SONU OLDU

Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı serisi romanlarının başarılı şekilde sinemaya aktarılması toplumun üzerindeki etkisi kuşaklar boyunca sürecek bir akımın da öncüsü olmuştur. Hababam Sınıfının yaşadığı komik ve bir o kadar da trajik ve öğretici olaylar birkaç kuşağın kişiliğinin oturmasına yardımcı olmuştu. Delikanlılığın getirdiği haytalık ve arayışları olsa da sonuçta sağduyulu ve saygılı olmayı bilen Hababam Sınıfı öğrencileri, Mahmut Hoca’nın görünüşte sert ama insancıl disiplini altında hayata hazırlanıyordu.

50 yıla yakın meslek hayatında öğrencinin bin türlüsünü görmüş, çok zor durumları bile idare etmeyi başarmış olan 74 yaşındaki İbrahim Hoca, şiddeti içselleştiren bir öğrencisinin karşısında çaresiz kalmış ve canından olmuştu!
Muhakkak ki kendini kurtaracak şekilde davranabilirdi? Ama onun elini tutan vicdanı, tecrübesi, sosyal konumu ve kaybedeceği itibarı idi!

BİLGİLİ İLE CAHİLİN SAVAŞI

Bilgili ile cahilin savaşması halinde kazanan genelde cahil olur. Kaybedecek hiç bir şeyi olmayan ve alt beyni ile hareket eden bir varlık karşısında, donanımlı ve kaybedecek çok şeyi olan bir insanın hiç mi hiç şansı yoktur.

Zaten İbrahim Hoca da hayatını bu şekilde kaybetmiştir. “17 yaşındaki öfkeli bir öğrenciyi idare edememenin” pişmanlık ve utancı ile yüzleşmemek için hayatından olmuştur. İki tokat patlatıp etkisiz hale getirebileceği bir “öğrenci” yüzünden ayıplanma, idari ve hatta adli ceza alma riski ile karşı karşıya kalma endişesi elini tutan şeydir.

SAVUNMASIZ “YERELLER”

Yerleşik hayata sahip, hayatını emeği ile kurmuş ve gelecekten beklentisi olan kişiler köksüz, öfkeli ve saldırgan bireyler karşısında her zaman savunmasızdır. Sahip oldukları düzenini bozma, ailesini sahipsiz ve muhtaç bırakma endişesi onları arsızlık karşısında savunmasız bırakmaktadır.

Travmatik ortamdan gelen göçmenlerin genel nüfusumuza olan oranı, düzgün bir uyum programı ile karşılanmamış olmaları, kendilerine kamu otoriteleri tarafından gereksiz tolerans gösterilmesi ve nihayetinde bu yeni düzene uygun suç ve ceza sisteminin getirilmemiş olması bugünkü tabloda etkili olmuştur.

DÜNYA DEĞİŞİYOR

Kaynakları hızla azalan ama buna ragmen niteliksiz nüfusu hızla artan dünyanın artık yeni bir düzene geçmesi kimse için sürpriz olmamalıdır. Güçlü, zengin ve kendini koruyabilen topluluklar kendilerine mümkün olduğunca steril alanlar yaratmak çabasına girişmişlerdir.

Kıtaların buluşma yeri olan Türkiye, doğal olarak her türlü olumsuz etkinin ilk olarak yansıyacağı yerde bulunmaktadır. İşte bu yüzden de işi oluruna bırakmayıp, dünyada eşi – benzeri olmayan göçmen politikaları geliştirmek ve uygulamak zorundadır.

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir